Yöremiz “Kurtuluş Savaşı” önderlerinden
“Molla Aslan Efendi” nin büyük
oğlu A.Kızıl- A.Çayırlı Köyünden
nam-ı diğer “Enver Çavuş”, komşu
Kapk-Soğukgöze Köyünden büyük bacanağının
oğlu “Orhan bey” le ortak 50 kadar tosun alıp
bir yıl beslerler. Ardahan’ın “Bülbülen Tepesi”
ndeki “Hayvan Pazarı” na götürüp satarlar. Ne
var ki götürürken tosunlardan birini kaybederler.
Bu kayıp olayın haberi, kendileri gelmeden
yaylaya ulaşır. Enver Çavuşun
çok yakınlarından birisinin anlamsızca
“Ooooh çekerek” sevindiğine
kulağı ile şahit olur. Başkasından
duysa kesinlikle inanmayacağını söyler.
Fakat buna bir mana veremez, lakin
çok üzülür. Bu işin altından
‘kavgasız nizasız’ kalkmanın planını
kurgular. Bunu içinde herkesin duyacağı yüksek ses tonuyla ortağına “Orhan’a söyleyin acele atına atlasın gelsin.
Kaybolan tosun komşu köyün yaylasında haberi
geldi. Gidip tosunu orada ucuz pahalı, ya satalım
ya da getirelim” haberini ısmarlar.
Haberi alan Orhan bey atına atlayarak hemen
gelir, beraber atlarıyla yola çıkarlar. Yayladan
biraz uzaklaşınca kurguladığı düşünce ve
planını şu şekilde açıklar “Bak Orhan can. Tosun
mosun haberini falan almadım. Sana bu yalan
haberi şunun için uçurdum. Sende tanıyorsun
şu çok yakınım tosunun kaybolduğuna oh
çekerek sevindiğini kulaklarımla duydum. Buna
çok üzüldüm. Bunun altından kalkmak için bir
plan kurdum:
“Tosunun falan köyde olduğunun haberinin
geldiğini yaydım. Bahis konusu köye beraber
gidip geri döneceğiz. Döndüğümüzde ‘Tosunu
bulduk ve orada sattık geldik’ diyeceğiz”. Bu
defa Orhan bey “Bundan faydamız ne olacak
enişte?” diye sorduğunda; uzun boylu muhtarlıkta
yapan, halk filozofu mesabesindeki, zeki
ve çevrenin akıldanesi Enver Çavuş amacını
şu sözlerle açıklar “Bak Orhan, tosunu nasıl
olsa kaybettik. Artık zor geri gelir. Şimdi tosunu
kaybettik, bulamadık deyip düşmanları sevindirmektense,
bulduk ve sattık diyelim dostlar
sevinsin…”
Yunus Emre boşuna söylememiş “Söz ola
kese savaşı/Söz ola kestire başı/Söz ola ağulu
aşı/Yağ ile bal ile bir söz…”.