Küresel manada kurulmuş sistemlerin çatırdayan sesleri kulak vermeyi becerebilen herkes için bedahettir. Marksist ve kapitalist zihniyetlerin mesnet olup kurdurduğu bu adil olmayan küresel düzen yıkılmaya her halükarda mahkûmdur!
Tüm dünya iki tür insandan ibaret: Birincisi sadece yaşayan, yani mesela tohumken ağaç olup kuruyana kadar yaşayan, İkincisi ise sorgulayan, düşünen ve ne yaşadığına yahut ne yaşamak istediğine dair fikri olan, Birincil insan türü kuru akılla peydahlanmış tüm ekollerin isteyeceği bir türdür. Ne yazık ki bu türün diyalektiği günlük yaşam olaylarının dışına çıkamaz. İkinci tür ise düzenden rahatsız veya en azından düzene eleştirel bakabilmiş taraftır. Kuru akılla kurulmuş güncel dünya düzeninin, insana doyum sağlayamadığı ikinci tür tüm insanlar için açıkça ortadadır. Manevi bir gayesi olmayıp tabi olunmuş hiçbir anlayışın bireyleri, hiç kimsenin olmadığı bir yerde ahlaklı, doğru ve iyi olamaz. Yani işin gerçeği şu ki zahiri yasama, yürütme, yargı organlı kuru akıl sistemlerinin hiçbiri insanı tam olarak insanlaştıramayacaktır. Kuru akıl sistemlerinin polyanna niyetli, teorik manada kusursuzmuş gibi görünen ideolojileri, pratikte hayallerdeki kadar kusursuz olmayıp hatta kusurun ta kendisi olmaktadır. Hâsılı insanı insan yapacak şey kuru akıl sistemleri yahut doğu-batı felsefik akımları kesinlikle değildir. Bu kabulün hakikatine vakıf olmak için hodbinlikten biraz sıyrılmak öyle sanıyorum ki gayet yeterli olacaktır. Peki, kusursuz olan o sistem-ekol-düzen nedir? Kusursuz olana modern dünyanın daima kanayan içtimai ve iktisadi yaralarını dağlamak suretiyle parçadan bütüne yaklaşacak biçimde açıklamaya çalışacak olursak çok cüzi bir kısmı dahi olsa şu şekilde ifade etmek yeterli olacaktır: O düzendir ki sadece " Komşusu açken tok yatan bizden değildir" , "Allah' ın zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere mallarına zekâtı farz kıldığını onlara bildir" doktrinleri ve emirleri bile içinde bulunduğumuz bu modern dünya modelinin eksikliğini ve yanlışlığını ortaya koymaktadır. İslam'ın tüm iktisadi, içtimai ve bireysel durumlar için şamil oluşu, kuru akıl ve üstü anlayışlardan çok daha üstün olduğu irdelenmek ve anlamaya çalışılmakla direkt olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim emir ve yasakların kimsenin olmadığı yerde işlenmesine dahi izin yoktur. Çünkü göreni ve bileni kara gecede kara taşın üzerindeki kara karıncanın ayak sesinden haberdar olandır. Hülasa, İslam dini dün, bugün ve yarın yaşanan, yaşanacak tüm buhranları, haksızlıkları, ahlaksızlıkları yani insanı ilgilendiren tüm problemleri iktisadi, içtimai, ruhani ve dahasını çözmeye muktedirdir.
Üstad Necip Fazıl'ın " Her sistemde mezhep, orda ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayali varsa hakikatinin İslam' da olduğu" doktrinini tefekkür etmeye teşvik ederken hepimizi iyiye, doğruya ve güzele uymaya davet ederek yazımı sonlandırıyorum.
Tebrik ederim. Güncelliğiniz her daim koruyan bu önemli meseleye hedefini onikiden vurur derecede isabetli bir yaklaşım. Kaleminiz kavi olsun Kıymetli kardeşim.
Hüseyin hocam güzel ve anlamlı bir yazım olmuş dilinize fikrinize sağlık.