Erzurum Kazım Karabekir Stadı’nın hasar görmesi nedeniyle Rize’de oynanan karşılaşmayı yine klasik olarak kaybettik. Fakat ben takıma bir dokunuş gördüm. Muzaffer Bilazer’in görevine son verilmesinin ardından takımın başına getirilen Hakan Kutlu iyi bir oyun anlayışıyla sahada yer aldı. Ankara Keçiörengücü bu sezonun iyi takımlarından biri olarak başa güreşiyor. Buna rağmen takımımız son dakikalara kadar oyuna hükmetmeye çalıştı. Hükmetmeye çalıştı diyorum çünkü oyuncu kalitesi nedeniyle istediklerimizi yeterince yerine getiremiyor oluşumuzdan dolayı hakimiyeti tam manasıyla ele alamadık. Yine de rakibe net bir pozisyon vermeden ve iyi bir mücadele ortaya koymaya çalıştık. Rosheuvel, önüne yuvarlanan topa yetişebilse öne de geçecektik fakat ön tarafa koşu yapmaya başladığı sırada geriye uzatılan topa yetişemeyerek bu şansı kaçırmış oldu. Karşılaşmanın ikinci yarıdaki en net pozisyonu buydu. Rakibe baskı yapmada, topu geriye kazanmada ve atakları karşılamada gayet başarılı bir takım izlediğimi düşünüyorum. Maçın bitimine doğru rakibin gol bulmak için bastırdığı birkaç dakika içerisinde topu indirirken sakin davranamayışımız nedeniyle çıkamayarak boğulduk. Bu boğulma dakikalarında da hiç olmayacak yerde gereksiz bir faul yaparak gole adeta davetiye çıkardık. Rakibin ön direğe kestiği topa hareketlenen genç oyuncumuzun dengesiz vuruşu bir kaza kurşunu olarak ağlarımıza giderken geride gelecek haftalar için umut veren dakikalar kaldı. Hakan Kutlu ile sanki kendi rakiplerimizden puanlar koparacağız gibi duruyor. Tuzla maçını bu anlayışla oynasaydık kazanırdık gibime geldi. Ben mi fazla iyimserim bilmiyorum ama lidge kalmayı başarı saydığım bu sezonda hedef Hakan Kutlu ile ulaşılacak diye görüyorum. Bakalım zaman kimi haklı çıkaracak. Takımın baskı karşısında bocalamasını da yenilgi alışkanlığına bağlamak istiyorum çünkü ‘yine mi yenileceğiz’ tedirginliğiyle gömülecerek aslında kendi kendimize yenilmiş olduk.