Ümit; arayanın yitiği… Kastı olanların Maksud'u… İnsan olmanın gereği ve gereğine uygun olarak insan olmak yönelişi ile alınan netice... Her adım… Her nefes… Kurtuluş… Muvaffakiyet…Hayaller ve neticesi… İstikbalin eş anlamı… Umduklarına kavuşmuş olanlar ile kavuşamamışların isimlendirmesiyle “Geçmiş” Kavuşacakları günü bekleyenler içinde ise “Gelecek” diye tesmiye edilen Zaman… Ve nihayet beklemeklik… Bir amacı, amaçsızlığıyla beklemeklik… Her şeyin üstünde olan bir hiç uğruna… AZ bir bekleyiş, A'dan , Z'ye,… Kadere kapılanma…
İşte böyle ümit yolcularından birisi hikayemizin kahramanı… Beni çok etkilemişti hikayesi ve benim hikayem oluverdi birden birazdan sizin olacak olan hikaye…Bir fani anlatıyor; “Tam metroya bineceğim, bir tane yaşlı amca makinenin önünde panik yapmış dolduramıyor kartını, hemen ardı sıra bir kaç genç sıralanmış ve amcanın geçmesini bekliyorlar ama nerede amca dolduramıyor kartını bir türlü… Bağırıyorlar amcaya “Ne yapıyorsun? Flört mü ediyorsun makineyle amca? Hadi be..!” Tabii bunları duyunca Delirdim “Ne yapıyorsunuz Yahu!” dedim ve gidip amcaya yardım etmeye çalıştım. “Canım amcam sen ne istiyorsun?” dedim “Kartım yok.”dedi. Doldurduk kartını “Al istediğin yere git.” dedim. “Hatta sen başvuru yap.Senin yaşındakiler için ücretsiz” dedim.Neyse ben de kartımı doldurdum. Metroya geldim baktım amca orada bekliyor hala. “Ne oldu?” dedim. “Yavrum adres soracaktım beni azarlarlar diye soramadım. Seni bekledim.”dedi “Olur mu öyle şey amcam!” dedim. Ve devam ettim “Nereye gidecektin sen?” “Üsküdar Marmaray.”dedi. “Amca Kirazlı'dayız karşı tarafta orası Buraya nasıl geldin? Uzak burası!” deyince başını önüne eğdi. “Dur, dur…” deyip anlattım ona. “Buradan Yenikapı'ya git oradan sarı çizgiyi takip et Marmaray'a bin oradan iki durak sonra Üsküdar Marmaraydasın. Tamam mı?” dedim. Baktım amca mahzun mahzun bakıyor anlamamış durumu “Tamam!” dedim “Amca gel, gidiyoruz.” atladık metroya gidiyoruz Üsküdar'a doğru. Yolumuz var da var… bir muhabbet açayım dedim ve sordum: “Amca nerelisin?” “Malatya”dedi. “Var mı kayısı bahçesi falan?”dedim. “Yavrum! Ben, emekli ağır ceza hakimiyim.” dedi. “Vay be!” dedim içimden “O kadar kişiye müebbet dağıt 40-50 yıl hapis ver sonra gel metroda kartı şaşır. Ey insanoğlu..!” sonra “Amca Malatya'dan İstanbul'a ne ile geldin. Uçakla mı otobüsle mi?”amca dedi ki “Hatırlamıyorum!” daha sonra “Valizler nerede Amca?” dedim üç yaşındaki çocuk gibi yüzüme baktı “Nerede?” dedi. O anda anladım ki amca Demans hastası -kişisel tarihini unutmak kendi geçmişini silmek- “Peki, amca nereye?” dedim. “OĞLUM BENİ ÜSKÜDAR MARMARAY'DA BEKLİYOR.” dedi. “Telefon nerede?” diye sordum “Nerede?” diye bana sordu. Anladım ki iş sıkıntı… Neyse indik Üsküdar Maramaray'a. Oturduk bekliyoruz Ne gelen var, ne giden. “Amca kimliğini ver.” dedim. Adına soyadına baktım ve bir tanıdığı aradım. Dedim ki durum böyle böyle kimdir bu? var mı bir tanıdığı? Bir numara falan bulabilir misin? Sağ olsun aradığım kişi yardımcı oldu. Gerçekten Malatyalıymış kızının numarasını bulduk. Aradım “Kusura bakmayın gece gece rahatsız ettim.” dedim konuşur konuşmaz “Üsküdar Marmarayda mısınız?’ Diye sorunca şaşırdım. Dedi ki “Size eniştemin numarasını vereceğim rica etsem kendisiyle irtibat kurar mısınız?” Aldım numarayı aradım enişteyi. O da telefonu açar açmaz: “Üsküdar Marmarayda mısınız?’ Diye sordu. Bende “Evet” dedim. Herkes biliyor burada olduğumuzu bi anlam veremedim. Enişte gelir gelmez bana sarılarak teşekkür etti. Ben ise kendisini azarladım: “Kardeşim bu Demans
hastası adamcağızı neden böyle başıboş tek başına salıyorsunuz dışarıya? Üç yaşında birini dışarı bırakmakla aynı şey değil mi?” dedim. “Hem O oğlu nerede!? Bu adamı Üsküdar Marmarayda beklediğini söyleyip de böyle bir başına bırakıyor.” Enişteleri “Evet haklısınız Demans Hastası. Geçmişindeki hiçbir şeyi hatırlamıyor. Doğru. Yalnız oğlu polisti ve üç yıl önce şehit oldu. Oğluyla son telefon görüşmesinde oğlu: ‘BABA SENİ ÜSKÜDAR MARMARAY'DA BEKLİYORUM.’ demişti. Herşeyi unutuyor fakat onu unutmuyor. Arada evden çıkıp buraya geliyor.” Dizlerimin bağı çözüldü. Kaldım öylece. Onlar gitmişti ama benim kafamda cümleler dolaşıyor. Belki diyorum oğlu gerçektende oraya geliyor ama biz göremiyoruz. Sonra bu konu üzerine biraz daha düşündüm. Demans hastalığı aslında bizim toplumsal bir hastalığımız. Öyle ya, geçmişi unuttuk sağa sola savruluyoruz nereye gittiğimizi bilmeden… Ve kim olduğumuzu unuttuk!”
Vuslatı mahşere kalmış bir umut ile metroya giden amcamız gibi bizlerde aranıyoruz mahşere kalmış buluşmalarımızın vuslatına nail olmak için. En çok da vicdanımızı ve insanlığımızı arıyoruz demans'lı halimizle. Bulduğumuz da yitirdiğimiz ve başa döndüğümüzde hiç bulamamış gibi olduğumuz… “Ümidini kaybedenin kaybedeceği kalmazmış” kelam-ı kibarının mucibince ve ümidimizin mimarı ve tek menbaı olan Kerim ve Vekil olan Allah'ın inayetiyle bu hastalıktan felaha kavuşmayı iştiyak ve tazarru ile niyaz ediyoruz. Lütfet Ya Rabbi!
Selam ve dua ile…