Yerele sahip çıkmak…
Yıllar öncesinden, hatta Erzurum’da AVM lerin yeni kurulmaya başladığı zamanlarda bile biz medya organları, küçük esnafın endişelerini dile getirirken “Yerele sahip çıkmanın” ne olduğunu iyi biliyorduk. Medya olarak destek veriyor, içselleştiriyorduk da.
Şimdi de aynıyız biz…
Geçmişte yerelin kıymetinin bilinmesini bas bas bağırıyorduk. Şimdi de bas bas bağırıyoruz. Samimiyiz. Çünkü biz; zenginliğin, büyümenin, gelişmenin çekirdekten filiz verdiğini pek iyi biliriz. Biz yereliz çünkü.
Radyo programına konuk olan Erzurum Ticaret Borsası Başkanı Hakan Oral’ı dinlerken gardım düştü. İki gazeteci arkadaşımla sohbetinde ki o heyecansızlığı, dik tavırları, sivri dili… Bir sivil Toplum örgütü yöneticisine pek de uygun değildi. Şöyle ki; arkadaşımdan biri “borsa olarak ekonomik sorunları…..” diye devam ederken; kendisi “bizim işimiz ekonomik sorunları üst makamlara iletmek…” diyor.
Hayır efendim!
Sizin işiniz bir şeyi, bir yere, gerekli zamanda iletmek değildir. Sizin ekonomik sorunları ilettiğiniz yerler bizzat yıllar öncesinden ekonomik sorunları vs. öngören yerlerdir zaten… Sizin göreviniz bir STK olarak şehrin ekonomisini yönlendirmek, yönlendirmek. ETB nezdinde bütün sivil toplum kuruluşlarının görevini şehre yön vermektir. Ekonomik, kültür sanat, siyaset vs. Başı boş bırakınca “su akıp yolunu bulmuyor”
Sivil Toplum Kuruluşları kamu görevi yaparlar. Kamu görevi yapmak zordur, karşılığını emek vererek alırsınız. Öncelikle yaptığın işe gönül vermek en önemlisidir. Çıktığın yolda kendine resmi çerçevede görev tanımı yaparsan yolun yanlıştır.
Bir sivil toplum kuruluşuna başkanlık yapmak, yönetici olmak zor olmalıdır, işin içinde çaba varsa…
Ve bir sivil toplum kuruluşunun yöneticisi olarak “tasarruflarınız” olamaz.
Aldığınız tasarruflar; kişisel öngörülerinizin, düşüncelerinizin üstünde, kamu vicdanı ve kamu adetiyle uyumlu olmalıdır.
ETB Başkanı Hakan Oral göreve gelir gelmez şehrin yerel gazetelerini kendi tasarrufuyla iptal etmiştir. Bizde saygı duymuştuk. Tasarruf etmişti çünkü. ETB ye gazete göndermek, oradan aldığımız ücretten daha fazlasına mal oluyordu, gönderiyorduk çünkü kamu görevi yapıyoruz. Vesselam oturduğunuz koltuğun, bulunduğunuz yerinde bir tasarruf hakkı vardır.
Şimdi “Yerele destek” kampanyasına bakınca, acaba eylem ve söyleminiz uyuşuyor mu?