Son birkaç günde yaşanan siyasi gelişmelere baktığımızda zamanın ne uzun olduğunu, ne kıymetli olduğunu anladık.
Altılı masa ittifakı bir anda bölündü, bölündü mü diyelim dağıldı mı, anlaşamadı mı diyelim. Ne diyelim bilmiyoruz ama bir anlaşmazlık oldu. İyi parti lideri kamuoyu yoklamalarını hedef gösterip adayın iki büyükşehir belediye başkanından biri olmasını istedi. Bu nasıl olduysa beş lider tarafından sıcak bakılmadı.
Beşli masa için, Sorun Akşener’in iki belediye başkanından birinin Cumhurbaşkanı olmasını istemesi değildi. Kamuoyunda karşılığı olan iki belediye başkanı ile hiçbir parti liderinin problemi yok. Hatta bu belediye başkanları artık Millet İttifakının markası, onları taşıyan, onlarla bütünleşen iki isim.
Sorun CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun partisi ve Millet İttifakına verdiği emek, siyasette gösterdiği sabır, altılı masa kurulurken ve devamında da buna inanması, o partilere ana muhalefet olarak omuz vermesi. Ana muhalefet lideri olarak partisini yıllardır, güçlü bir iktidar partisi karşısında ayakta tutması. Altılı masadaki beş parti lideri ve parti kurmayları kesinlikle bunu göz ardı etmedi.
Belediye Başkanlarının İyi Parti Lideri Akşener’in çağrısına, karşılığı ise kırmadan, incitmeden, dökmeden red oldu. Bir başka olası durum Meral Akşener’in kamuoyunda karşılığı olan iki belediye başkanından birinin Cumhurbaşkanı adayı olma durumunda İyi Partinin seçime tek başına girmesiydi. Öyle bir çıkış yaptı ki Akşener bu da olası bir durumdu. Ama belediye başkanları “biz millet ittifakının başkanları, CHP’ deyiz” derken kibar bir şekilde İyi Parti Liderini masaya çağırdılar. Akşener masaya döndü.
Ve “birlikten kuvvet doğar” tezinin tam tersi bir yaklaşım onlar için seçimi riske atmaktır anlayışı ile altılı masa Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığında anlaştı, karara vardı. Belkide olması gereken buydu. Bunu seçimlerde göreceğiz.
Deprem felaketini bile gölgeleyen bu siyasi gelişmeler iki üç gün içinde yaşandı, tartışmalar, anlaşmazlıklar, kabul edilenler edilmeyenler. Zamanın bize ne kıymetli olduğunu, siyasette yirmidört saatte herşeyin olabileceğini gösterdi.