Âşık Veysel Şatıroğlu, 1894 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya gelmiştir. Şatıroğlu'ndan önceki soyadı Ulu'dur. Annesi Gülizar, babası "Karaca" lakaplı Ahmet adında bir çiftçidir. Veysel'in iki kız kardeşi, yörede yaygınlaşan çiçek hastalığına yakalanarak yaşamlarını yitirmiştir. Ardından Veysel de yedi yaşında aynı hastalıktan dolayı iki gözünü de kaybetmiştir.
Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması için aldığı bağlamayla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başlamıştır. 1930 yılında Sivas Maarif Müdürü olarak görev yapan Ahmet Kutsi Tecer ile Kutsi Bey tarafından düzenlenen bir şairler gecesinde tanışmıştır. Ahmet Kutsi Tecer tarafından verilen destek ile birçok ili dolaşmaya başlamıştır.
Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdun dört bir yanını dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yapmıştır. 1965 yılında özel kanunla maaş bağlanmıştır. 1970'li yıllarda Selda Bağcan, Gülden Karaböcek, Hümeyra, Fikret Kızılok ve Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağlamıştır. Âşık Veysel'in çocuklarından öğretmen olan Bahri Şatıroğlu, babasının yaşamını gün gün deftere almış ve pek çok çalışmaya kaynak kişi olarak katılmıştır. Ayrıca babasının saz ve söz geleneğini devam ettirmektedir.
Eserlerinde Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanmıştır. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içedir. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de bulunmaktadır.
Âşıklık geleneğimizin son ve önemli ozanlarından Âşık Veysel’i 21 Mart 1973 tarihinde akciğer kanserinden dolayı kaybettik. Fakat aramızdan yalnızca bedenen ayrılmıştır. Geride bıraktığı eserlerle hâlâ varlığını bizlere hissettirmektedir. Saygı ve özlemle anıyoruz...