1917’de İstanbul’un Kadırga semtinde dünyaya gelmiştir. Babası, Hicazîzade Hafız Abdullah Bey, annesi Suudi Arabistan’dan gelip küçük yaşta Osmanlı sarayına girmiş ve daha sonra çıkarılmış Seyyide Hanım’dır. Safiye Ayla'nın doğumundan önce babası Abdullah Bey, üç yaşındayken ise annesi Seyyide Hanım yaşamlarını yitirmiştir. Kimsesiz kalan Safiye Ayla Sadabad Sarayı olarak inşa edilmiş Kağıthane'deki Çağlayan Darüleytamı'na bırakılmış ve ilkokulu bu kurumda bitirmiştir. I. dönem Bursa milletvekilliği yapan Şeyh Servet Efendi tarafından evlat edinilmişve Bursa Muallim Mektebi'ne kaydolmuştur. Okul yaşamı Bursa, Konya ve Adana’da çeşitli okullarda devam etmiştir. Müziğe küçük yaşta piyano çalarak başlamıştır. Geçirdiği hastalıklar sonucu Muallim Mektebi’nden diploma alamadan ayrılmış ve Eyüpsultan'da bir ilkokula öğretmen yardımcısı olarak atanmıştır. Bu dönemde Eyyubi Mustafa Efendi ile tanışmış ve ondan usul ve makam öğrenmiştir. Ardından Yesari Asım Bey’den de müzik dersleri almıştır. İlk plağını 1930’da Columbia Plak Şirketi adına doldurmuştur. Yesari Asım Bey’in “Sevda Yaratan Gözlerin” ve “Bekledim de Gelmedin” şarkılarını seslendirmiştir. Kısa süre içinde meşhur olmuştur. 1932'de İstanbul Vali Yardımcısı Nuri Bey'in evinde verilen bir davette, Atatürk’ün huzurunda ilk kez şarkı söylemiş ve kendisinin en beğendiği seslerden biri olmuştur. Mustafa Kemal Paşa adına düzenlediği konserde Sadettin Kaynak’ın Türk Kurtuluş Savaşı’nı konu alan "Yanık Ömer" adlı bestesini seslendirmiş ve konser sonunda Mustafa Kemal “Bu şarkının Batı müziği tarzında çok sesli düzenlemesinin güzel olacağını ifade etmiştir. Atatürk’ün ölümünden sonra onun vasiyeti yerine getirmek için girişimlerde bulunan Ayla, Muammer Sun’a orkestrasyonunu hazırlatıp Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde çok sesli seslendirerek bant kaydını gerçekleştirmiştir. Safiye Ayla, sanat yaşamı boyunca başta İstanbul Radyosu olmak üzere Türkiye radyolarında sayısız konser vermiş, beş yüzden fazla plak
doldurmuştur. Doldurduğu plaklar satış rekorları kırmıştır. Büyük beğeni toplayan sesiyle ünü yurt sınırlarını aşmıştır. Hüseyin Sadeddin Arel’in başkanlığı sırasında İstanbul Belediye Konservatuvarı İcra Heyeti’nde görev almıştır. Eserleri ölçüye uyarak, iyi bir diksiyonla, düzgün, aynı zamanda da coşkun, çekici bir tavırla okumuştur. Sesindeki pürüzsüz akış en tiz perdelerde bile kaybolmamıştır. Zamanın gözde şarkılarıyla fantezilerini olduğu kadar, Rumeli türküleriyle klasik örnekleri de içine alan repertuvarlarıyla geniş bir dinleyici kesimince çok sevilmiştir. Sanatçı, 14 Ocak 1998’de, İstanbul 'da yaşamını yitirmiştir. Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir. 1968 yılında hazırladığı vasiyetname üzerine mal varlığının tamamı Türk Eğitim Vakfı’na bağışlanmıştır