İnsanı yaratılmışların en üstünü yapan temel özelliği kendisine akıl ve irade verilmiş olmasıdır. Kişinin insana dair vasfını gösterebilmesi için Allah'ın kendine lütfettiği ve bu vesileyle muhatap aldığı insanın kendini ifade edebilmesi kullandığı sözcüklere bağlıdır. Evet, sözcükler insanın vitrinidir. O kadar önemlidir ki sözün, söyleyene ve dinleyene dair büyüleyici bir iklimi vardır. Nitekim bir Hadisi-i Şerif'inde bu konuya dair Hz. Peygamber (s.a.v.) “Bazı sözler büyüleyicidir.” (Buhârî, Nikâh, 48) buyurmaktadır. Kur'an- Kerim'de Cenab–ı Hak “Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir.”(İbrahim, 24) buyurarak güzel sözün kendi katındaki makbuliyetinden bizlere bahsetmektedir. Bir başka ayette anne, baba bağlamında konuyu ele alan Kur'an- Kerim “Rabbin, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: "Öf!" bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.” (İsra Suresi, 23) buyurarak güzel sözün söylenmesini ferman buyurmuştur. Bu durum Allah'ın kulundan sadece anne ve babasına karşı beklediği bir durum değildir. Nitekim küfür üzere olan ve ilahlık iddiasında bulunan Firavun'a bile gönderdiği Hz. Musa (as) ve Hz.Harun'dan (as) Firavun'a “kavli leyn /yumuşak söz” ile söylenilmesini istiyor "İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor."(Taha, 43) "Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar.”(Taha, 44) İşte bu minval üzere hayat süren bir müslüman sözün güzelini sarf etmekle yükümlüdür. Ayeti Kerimede güzel sözlülük şöyle ifade edilmektedir. “Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?”(Fussilet, 33) Bu ayeti kerimeden anlaşıldığı üzere, güzel söz ağızdan çıktığı kişinin kurtuluş reçetesi olmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v): “...Hoş/güzel söz sadakadır...”(Buhârî, Cihâd, 128; Müslim, Zekât, 56) buyurarak bu kurtuluşu özetlemiştir. Güzel ve emin sözü şiar eden müslümanın faziletini ifade eden Hz. Peygamber'e (s.a.v) şöyle sordular: “Ey Allah’ın Resûlü, hangi Müslüman daha faziletlidir?” Resûlullah (s.a.v) “Dilinden ve elinden (gelecek kötülükler konusunda) Müslümanların güven içinde oldukları kimse!” (Buhârî, Îmân, 5; Müslim, Îmân, 66)buyurdu.
Söz;özün dile gelmesi halidir. Bu bağlamda ümidin terennümü, hüznün gözyaşı, çaresizliğin çığlığıdır. Dilden (Gönül) dile (ağıza) taşınan, tutulduğunda esir bırakıldığında ise esareti altına girilen bir çelişki yumağıdır. Özün söze tesiri vardır lakin sözün özü evladır. Bu durumun şiarı olan Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “...Bana sözün özü verildi...”(Müslim, Mesâcid, 5; Buhârî, Cihâd, 122) O halde sözün hakkını vermek adına Hz. Peygamber’in (s.a.v) bizlere telkin ettiği şu Hadis-i Şerif'i unutmayarak sözlerimizi kurgulayalım: “Her kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin ya da sussun...”(Buhârî, Rikâk, 23; Müslim, Îmân, 74)
Selam ve dua ile…