Anne özlemi insanın içinde her zaman
yanan, hiç sönmek bilmeyen bir kor
ateşmiş. Beni benden çok seven tek
insanın annem olduğunu bir kere daha
anladım. Anneyi sevmek cenneti sevmekmiş.
Çünkü anne cennete açılan kapıymış meğer.
Kardeşim İbrahim’in yazısından bunu anladım.
Kardeşim İbrahim, güneşin her doğuşunda,
anne özlemi çektiğini, hatta annesi olmadan bu
hayatın anlamsız olduğunu
anlatıyordu
cümlelerinde. “Öpsen
acıyan yerlerimden.
Sonra kokumu
içine çekip, incitmeden.
Hani diyorum
annem, biter mi bu
özlem?” En büyük
mutluluğunun anne
sevgisinde olduğunun
altını çiziyordu İbrahim.
Okuyunca koşup
kendi anneme tekrar
tekrar sarıldım. Bir
kendim birde kardeşim
İbrahim için. Ne diyelim yüzü gibi yüreği
de güzel insan İbrahim Oğraş, annene rahmet
diliyorum. Mekanı Cennet olsun İnşallah.
Biliyorum sabırsızlanıyorsunuz İbrahim’in
annesi için kaleme aldığı yazıyı. O zaman bende
bekletmeyeyim. İşte Kardeşim İbrahim Oğraş’ın
geçen yıl kaybettiği annesi için yüreğinden kalemine
dökülen o yazısı....
•••
Sen annelerin en güzeli…
Pamuk tenli , güler yüzlü,
Çekilmiş çilelerin düğüm olup, ilmek ilmek
örüldüğü temiz yürekli
Ağzı dualı, dili tatlı sofrası bereketli
Ak saçlarına sinen cennet kokunu özleyeli
çok oldu.
Saymadım, sayamadım...
Haberlerde hep hastalık, hep ölüm.
Amansız bir bekleyişti bizimkisi
Yaşam ile ölüm arasında bir varmış bir yokmuşuz
misali
Pencere kenarına sinmiş öyle bekliyordum
işte bu soğuk Eylül günlerinde…(2020)
Soğukluk ta kıştan değildi hani,
Ayrılıktan!
Oysa hiç ayrılmadık bilmezdim bu duyguyu
Özlemek bu kadar acı verir miydi
Hep beklerdin ya hani pencerede; geleceğim
saati nasılda bilirdin.
Bir kuş çırpınışı gibi atan kalbinle gözlerdin
ya gelişimi.
Her gün aynı özlemle kapıda beklerdin.
Her gün yeniden doğan yeşeren büyüyen
bir sevgi ile...
Öyle bekliyordum işte seni.
Kaç gündür yolunu. Sanki kaç asır oldu; sayamıyorum.
Üşüyorum !
İçimi ısıtacak bir sözüne hasret öyle çaresiz
Yanaklarımda yok avuçların
Öpmüyor gözlerimden dudakların
Duaların geliyor aklıma
Bekliyordum işte geleceğin saati
Yalnızlığım ve ben birde dört duvar
Ne keyfim kalmış sofrada ne kahyası nede
ağzımızın tadı.
Nede alıp başımı gideceğim bir yer.
Hastayım !
Nefesim dilimden dökülecek sözlere yetmiyor.
Ellerim titriyor, gözlerim yanıyor,
Derin bir sızı çöküyor yüreğime ansızın
Küçülen gözlerimden akan yaşlara karışan
ağıtlar, dualar var dilimde
Bir yanım tevekkül, bir yanım hasret.
Eylül bitmek üzere!
Her şeyin bir sonu var düşüncesi beynimde
Sonu kötü bitecek bir masalın endişesi ile
Hastane ile ev arasında seni arıyorken gözlerim
Yoksun hiç bir yerde...
Korkuyorum !
Bir yanım Umut bir yanım hüzün
Ellerim üşüdü anne
Yüreğime kışı getiren bir ayrılık hissi, Eylülün
gidişi ile çöküyor sineme
Sen dolarken geceme,kapanıyor gözlerim.
Bir varmış bir yokmuş ile başlamıyor artık
hikayeler,
Göremediğim günden beri seni...
Ve
Bir sabahın seherinde
Eylülde!
Belimi büken bir hasret ile sarılırken son kez
yüzüne
Özledim seni şimdiden anne…