ÖNERİ…

Yıl 27 Kasım 1978. Birleşmiş Milletlere(BM) bağlı, -o tarihlerde 152 ülkenin üye olduğu- “Kültür, Bilim ve Eğitim Örgütü” olan, UNESCO’nun(1946) bir toplantısında üyelerinin önüne “Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu ‘Ulusal/Milli Mücadele ve Çağdaşlaşma lideri’ Mustafa Kemal Atatürk’ün 1981, 100. Doğum Yılını ‘Dünya Atatürk Yılı’ olarak kutlanması” önerisi gelir. Veciz ifadeli önerinin metni aynen şöyledir: “Mustafa Kemal Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, UNESCO’nun yetki alanlarında yenilikler gerçekleştirmiş olağanüstü bir inkılapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa (Emperyalizme) karşı savaşan ilk önderlerden biri, insan hakları, çoğulcu ve katılımcı demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler ile insanları ortak anlayışa ve devletlerini sürekli dünya barışına teşvik eden, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, Irk ayrımı gözetmeyen, eşi emsali olmayan Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusudur”. Toplantıda önlerine gelen bu öneriye İsveç delegesi söz alarak “Ne yani… Dünyada şu kadaaaaar devlet adamı var, hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?” İtirazında bulunur. Bu itiraz üzerine araştırmacı gazeteci yazar Rus delegesi, hızla ve büyük bir istekle mikrofona geçip kibar bir lisanla “Dostlar, Büyük Sovyet Lideri Lenin’le de çok yakın dostluğu olan Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını özel olarak okuyup inceleyen bir arkadaşınız olarak, başta İsveç delegesi genç arkadaşım olmak üzere hatırlatmak isterim ki Mustafa Kemal Atatürk öyle herhangi bir lider değildir, bırakalım onu 100 yılda bir anmayı, Onu’ çeyrek asırda bir anmakta kafi değil, O’nu her yıl anmak lazım; hatta her ülke problemimizde çare olarak onun fikir ve düşüncelerine baş vurmalıyız”. Sonra ne mi olur? Bir hafta sonra UNESCO aynı gündemle toplandığında, “UNESCO tarihinde ilk ve tek” aykırı/çekimser/boş oy kullanmadan 152 ülke delegesi oy birliği ile yukarıdaki metni aynen kabul eder. İş imzaların atılmasın gelindiğinde şu ilginç olay yaşanır: “Ne yani…” ile başlayan itiraz sorusunun sahibi genç İsveç delegesi mikrofona tekrar geçerek “Sayın hazirun, ben bu bir hafta içerisinde uzmanlardan sorup soruşturdum ayrıca ulaşabildiğim kaynaklardan öğrendiğim kadarıyla Mustafa Kemal Atatürk gerçekten olağanüstü karizmatik bir lider. Yaptığım itirazdan dolayı sizlerden özür diliyor, müsaadenizle bu UNESCO kararına ilk imzayı ben atmak istiyorum” diyerek adeta günah çıkarırcasına ilk imzayı atar.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.