Feraset timsali “Ülkücü irade” bir bütündür. Yetmedi bu irade “Partiler üstü” dür. O kadar ki, başka başka partilerde görev alınsa dahi, özden taviz vermeden Türk Devletinin bekasını, Türk Milletinin varlığını, birliğini, dirliğini, düzenliğini koruma ve kollamayı kutlu bir görev bilir. Bu kutlu ülkülerden asla ve kat’a vazgeçemez.
Yine bu kutlu yolda emperyalizmin yerli işbirlikçilerine karşı verdiğimiz 2000 ülkücü şehidin ahfadıyız. Bu şehitlerin hatıraları önünde saygıyla şükranla tazimle eğiliriz. Başta ibadetlerimizde olmak üzere Dualarımız onlar içindir.
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun “Vatanı sevmenin çilesini biz çektik edebiyatını onlar yaptı. Kaymağını birileri yiyor. Baht utansın” kitabın ortası sitemkarane sözlerine rağmen; Türk milletinin duası olan ülkücüler; ferasetle hareket edip birbirimize karşı kin, nefret ve düşmanlık duyup bölünmemelidir; ihanet odaklarının, fitne ocaklarının; hin, cin, iblislerin oyunlarına gelmemeliyiz; çağı yakalamak kâfi değil, çağı aşma ülküsünden asla vazgeçmemeliyiz. O kadar ki Başbuğ Alpaslan Türkeş’in değişiyle örneğin “Rus S 400’ler veya Amerikan PATROİTLERİ düşman füzelerini havada yakalayıp infilak ettiriyor. Biz havada yakalayıp infilak ettirmekle yetinmeyip, o füzeleri havada yakaladığı gibi -bumerang misali- geri döndüren bilim ve teknolojisine ulaşmalıyız/yakalamalıyız…”.
Türkiye Cumhuriyeti ve ülkücü irade kalıcıdır/bakidir.
Ne demişti çağımızın Dede Korkut’u büyük Ozan Arif:
“Gardaşım bu iman oldukça sende,
Ölmez bu hareket ölmez bu dava.
Evvel Allah, sonra senin sayende,
Ölmez bu hareket ölmez bu dava…