MUSTAFA DURAK SAKARYA

M. Durak Sakarya, Dadaşlar diyarının yetiştirdiği ender vatanperverlerden biridir. Hayatını milletine, vatanına , devletine adamış, bundan hiç taviz vermemiş bir büyük şahsiyettir. Ne yazık ki bizde, birçok sima ancak öldükten sonra hatırlanmıştır. M.Durak Bey de bunlardan biridir. M.Durak Bey, Erzurum’un Mahallebaşı Semti’nin Veyisefendi Mahallesi’nde, 1876 yılında doğmuştur. Babası Hacı Ahmet Efendi, annesi Peruza Hanımdır. Kendisi, elindeki vesikalara göre, 400 yıllık bir Türk ailesine mensuptur. Darağacı Mahallesi’nde Veyisefendi’nin torunlarındandır. Mustafa Durak Bey, II. Meşrutiyet sonrası, Selanik Hukuk Mektebi’nin emniyet bölümünü okuyup komiser olarak Erzurum’a, sonra da Adana Polis Müdürlüğü’ne atanmıştır. Sonra atandığı Ankara Polis Müdürlüğü’nden istifa ederek siyasete atılmış, I. BMM’ye, Erzurum’dan mebus olmuştur. Mustafa Durak Sakarya, Milli Mücadelenin önemli simalarından biridir. Bu süre içerisinde Mustafa Kemal Atatürk’e hep sadakatle bağlı kalmış, onunla, büyük bir gönül ve kader birliği içerisinde olmuştur. Ona hiç muhalif olmamıştır. Kendisinin herhangi bir tarafa mensup bir mebus değil, bir vatan mebusu olduğunu hep dile getirmiştir. Hatta Kazım Karabekir Paşa, Atatürk’e gönderdiği mektupta, Erzurum’da, Durak Bey’den başka, diğer mebuslara itimat kalmadığını bildirmiştir. Erzurumlular da onun hem mebus hem de belediye başkanı olarak yaptığı hizmetleri bugün kadar hep takdir etmişlerdir. Mustafa Durak Bey,inancı, fikirleri ve bu güzel vatana hizmet etme istikametinde, mecliste Erzurum mebusu olarak yerini almış ve bu görevi de şanla, şerefle yürütmüştür. O, Milli hakimiyet idealine büyük bir vatanseverlik duygusuyla bağlanmıştır. BMM’yi hep devleti oluşturan müesseselerin üstünde görmüş bu da meclis zabıtlarına geçmiştir. Hatta o, Türk Milleti’nin ilerlemesi, çağdaş bir toplum olabilmesi için, eğitim seviyesinin yükseltilmesi, eğitime ayrılan ödeneğin artırılması gerektiğini meclise sunarak bundan hiç taviz verilmemesini her zaman vurgulamıştır. Düşünebiliyor musunuz daha meclisin yeni açıldığı yıllarda, eğitimin bu kadar önemli olduğunu,bir milletin kalkınması için eğitimin şart olduğunu hep savunmuş ve gereğini de yapmıştır. Allah gani gani rahmet etsin. Âmin, Âmin!.. M.Durak Bey gerek Erzurum’un gerekse bu bölgenin problemlerini, ekonomik durumunu ve ihtiyaçlarını tespit etmek için hemen hemen hep Erzurum’da çalışmış, halkala yüz yüze gelerek onları dinleyerek sorunları tespit etmiş, bunları meclis gündemine taşımıştır. Hatta bu ekonomik sorunlardan dolayı, ülkenin zor durumda olduğunu, Kazım Karabekir Paşa ile de bu fikirlerini paylaşmıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Kars valiliği görevinde de bulunmuş, 1932-1935 yıllarında da Erzurum Belediye Başkanı olarak görev yapmıştır. Belediye Başkanlığı görevini bir vatan görevi olarak kabul edip Erzurumlulara hizmeti hakka hizmet olarak kabul etmiş mümtaz bir şahsiyettir. M.Durak Sakarya Bey, belediye başkanlığı döneminde; dere yataklarını temizleyerek kapatmış, 1933 ‘te Mezbahayı yapmış, Çaykara caddesinin imare açılıp Erzincan kapıya bağlanması çalışmalarını ve sebze halini yapmış, şehir içerisindeki mezarlıkların, şehir dışına nakline çalışmış, şehrin imar planı üzerinde çalışmalar yaparak parklarda çocuk bahçelerinin kurulup ağaçlandırılmasını gerçekleştirmiş,elektrik probleminin halledilmesi için gerekli çalışmaları yapmıştır. Ülkemizin maddi yönden bu zor yıllarında, belediye imkanlarını titizlikle yürüteterek kimsesizlere, dul ve yetimlere de bu imkanları harcamıştır. M.Durak Bey, Atatürk’ün isteği ve kendisini çok seven çevresinin isteği ile 5. ve 6. dönem Gümüşhane mebusu olarak tekrar meclise girmiştir. Mükemmel tecrübesi, bilgisi, liyakati ve devlet adamlığı özelliği ile özellikle bütçe komisyonunda önemli hizmetlerde bulunmuştur. 21 Haziran 1934 yılında çıkan, Soyadı Kanunu sonrası “Sakarya “ soyadını da Sakarya Meydan Savaşı gibi, önemli bir olayın, ruhunda yaşattığı mükemmelliği düşünerek almıştır. Mustafa Durak Sakarya Bey, 21 Ekim 1942 yılında Bursa’da, dünyaya gözlerini yumarak Osmanlı devleti’nin kurucusu cennet-mekan Osman Bey’e ve Emir Sultan’a komşu olma şerefine kavuşmuştur. Büyük Türk Milleti’nin altın tarihine yine altın harflerle yazılan, 22 gün, 22 gece sürekli devam eden, Sakarya Savaşı, Türk milletinin bir diriliş, bir var oluş destanıdır. Atatürk’ün ifadesiyle “ Sakarya Meydan Savaşı, yeni Türk Devleti’nin tarihine, cihan tarihinde ender olan büyük bir meydan muharebesi olarak geçmiştir. Büyük Türk Milleti, çok büyük fedakârlıklarla meydana getirdiği şanlı ordusuyla, kuvvetli ve mağrur Yunan ordusunu, Sakarya Meydan Muharebesi’nde hezimete uğratarak Milli Mücadele’nin ve Türk tarihinin akış ve talihini değiştirmiştir. Sakarya Zaferi, Megalo- İdea’nın, Alparslan’dan sonra ikinci ezilişidir. Bildiğiniz gibi savaş demek iki milletin bütün varlıklarıyla, bütün maddi ve manevi kuvvetleriyle, birbirleriyle karşı karşıya gelmesi demektir. Bunun içindir ki bütün Türk milletini cephede bulunan ordu kadar, duygu, düşünce ve hareket bakımından savaşla ilgilendirmeliydim Yalnız düşman karşısında bulunanlar değil, köyünde, evinde tarlasında bulunan herkes, milletin her ferdi, silahla vuruşan savaşçı gibi, kendini görevli sayarak bütün varlığını yalnız mücadeleye verecekti ”. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu emrine cevap veren, Mustafa Durak Sakarya Bey, bir taraftan BMM’de çalışmalarını sürdürüp diğer taraftan da Sakarya Meydan Savaşı’na katılmış ve Sakarya soyadını alarak da Büyük Türk Milleti’nin var oluş tarihi içerisinde müstesna yerini şerefle almıştır. Bu küstah Yunanlılar sanki bu günleri unutmuşçasına yine kaşınmaktadırlar. Yıllarca hep büyük güçlerin taşeronluğunu yapan ve onların gölgesine sığınan bu küstahlar, yine bu günler,avazları çıktığında bağırmaktadırlar. Hayrola, yine kaşınmak mı istiyorsunuz ?.. Ey küstah Yunan!.. Muhterem Cumhurbaşkanımız, yine size atalarınızı hatırlatmadı mı? Sırtınız çok mu kaşınıyor?. . Yine okşanmak mı istiyorsunuz ? Biz hazırız. Bakınız, Trakya’dan girip sizi birkaç saatte bulgur gibi kaynatırız. Aklınızı başınıza alın. Hem biz, sizi denize dökmedik mi?.. O denize dökülmemek için, gerideki tüm kalanlarınız, silahlarınızı atıp arkanıza bakmadan kancıklar gibi kaçıp kaybolmadınız mı?.. Bizim Gazi Paşa’mız, sizin Venizelosu’nuzu esir almadı mı?.. Daha ne istiyorsunuz ?.. Kaşımaksa biz iyi kaşırız. Unutmayınız ki hain fetö, bu kahraman orduya bir darbe vurmaya kalkıştı ama bu boşunaydı. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, yerli yerinde ve eskisinden çok daha güçlüdür. Tüm personeli de vatanları için her zaman kahramanca savaşıp o meydan savaşlarına bir yenisini eklemeye hazırdır. Kahraman Türk Milleti de her zaman ordusunun ve milletlinin yanında, vatanını koruyarak gözünü kırpmadan savaşıp yine sizi denize dökmeye hazırdır. Akıllı olun, aklınızı başınıza alın. Büyük ve güçlü Türk Ordusu ve Büyük Türk Milleti ile siz aşık atamazsınız, boy ölçüşemezsiniz. Biz süper ligteyiz. Siz daha 3. ligte. Yeriniz burası. Biz büyük bir millet olarak size yine “Yurtta sulh, cihanda sulh” diye hatırlatıyoruz. Başta, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, tüm silah arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi ve özellikle de Dadaş Mustafa Durak Sakarya Bey’i rahmetle anıyoruz. Mekanları cennet, makamları Cennet-i Firdevs olsun. Rabbim hepsini, Sevgili Peygamberimize komşu etsin. Rabbim hepsine gani gani rahmet etsin. Ruhları şâd olsun. Âmin, Âmin !.. “Aklın âfeti, devamlı ve lüzumsuz çekişme yapmasıdır.”. Mısırlı evliya, Ali Nebtitî Hazretleri. Selam ve saygılarımla…