Toplum ve aile içerisindeki kavga,kötülük,dargınlık ve düşmanlılara baktığımızda, bütün bunların başında, düşünmeden ve nereye gideceğini hesap etmeden, ağızdan bir ok gibi atılan kötü sözlerden ileri geldiğini görürüz.
Halbuki güzel ve yumuşak söz, toplumun istenilen bir seviyeye gelebilmesi için, en güzel bir vasıtadır. Onun içindir ki talim ve terbiye ile uğraşanların, bu konuya çok önem verdiği bilinmektedir. Konu ile ilgili basılı evrakda, bir insanın muhatabına nasıl hitap edeceği, konuşmalarında, yumuşak ve tatlı dil kullanılmaya özen gösterilmesi gerektiği hep vurgulanmıştır.
Güzel davranış ile latif ve yumuşak konuşma esnasında, insanlar arasında, ayrı bir bağ meydana gelir ve insanların sevgi, hürmet ve takdirini kazanmaya sebep olur. İyi ve güzel huylu ve güzel sözlü insanlarla beraber olmak onlarla oturup kalkmak insan ahlakının güzel olmasına, terbiye ve nezaketinin artmasına vesile olur.
Hani derler ya; bir insan bir parfümeri dükkanına gitse oradan bir şey almasa bile ya dükkan sahibi ona güzel bir koku sürer ya da oranın güzel kokusunu içine çekerek oradan gönlü ve ruhu hoş bir şekilde ayrılır. Bir adam da bir külhancı arkadaşının yanına gitse orada otursa o pis kokuyu içine çekerek ruhu ve gönlü kararır, ya da bir kıvılcım sıçrayarak onu yakabilir. Bundan dolayıdır ki çok iyi arkadaş ve arkadaşlar seçmek lazımdır.
Bundan dolayıdır ki Müslümanlar, birbirlerine isteklerini, arzularını anlatırken aralarında konuşurken sohbet ederken fikir alışverişinde bulunurlarken birbirlerine karşı hoşgörü ve yumuşaklıkla muamele etmeleri konusunda çok dikkatli olmalıdırlar. Cümleleri telaffuz ederken birbirlerini dikkatle dinlemeleri gerekir. Hele hele Müslümanların, birbirlerinin kalplerini rencide etmeleri ise, İslâm ahlakına uymayan, yakışmayan kötü sıfatlardandır.
Çünkü, Rabbimiz kötü ahlakı, bazı bilgi ve görgü kurallarını anlatan, Hucurat suresinde yasaklamıştır. Yine Kur’ân’da, iyiliği emredip kötülükten men edenlerin, kurtuluşa erenlerden olduklarını buyurmaktadır. “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.
( Al-i İmran-104 )”.buyurmuştur. Kurân’da bu konu ile ilgili, böyle 9 ayet vardır.
Bu ayetle birlikte, neyin iyi, neyin de kötü olduğu konusunu aktarırken bu konuda bilgi sahibi olanların bunu yapmaları gerekir. Her önüne çıkan kendi görüşünü aktarırsa bu yarar yerine, zarar verir.
Rabbimiz “ Hikmet ve güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır. Onlarla en güzel yolu
kullanarak mücadele et. Yolundan sapanları en iyi bilen Rabbindir. O, hidayete erenleri çok iyi bilir.( Nahl-125)”, buyurur. Bu ayete göre, insanları iyiliğe çağırırken muhatabının bilgi, kültür, inanç, sosyal hayat seviyesi vb. durumları dikkate alarak ona göre bir metot uygulamalı, genelde ise, nazik ve yumuşak davranılmalı, kendi haklılığını göstermek için değil, hakkın ortaya çıkmasını sağlamak için mücadele yapmalıdır.
Allah ü Teâlâ Hazretleri bu ayetlerde ve diğer birçok ayetlerde, tebliğ yaparken bizleri öfkeden ve sertlikten uzak durmamızı, insanlara hilm ve yumuşaklıkla muamele etmemizi istemektedir. Al-i İmran suresinde, Peygamberimizin onlara yumuşak davrandığını, eğer kötü kalpli olsaydı, onların çevresinden dağılıp gidecekleri anlatılmaktadır.
Yine Rabbim,Hz. Musa ve kardeşi Harun’un, azan ve haddini aşan Firavun’a dahi, yumuşak söz söylemelerini emretmişlerdir. “ Ona yumuşak söz
‘ kavl-i leyyin’ söyleyin. Belki o aklını başına alır ve korkar.(Tâ- Hâ- 44)”. Bütün
bu İlâhî emirler, bizler için, en güzel öğüt ve mesajlardır. Demek ki muhataba, bu ölçülerde davranılmalıdır. Eğer muhataba, sertlik ve gazapla, yani öfkeyle muamele edilirse ola ki onun damarına dokunularak onda, aks-ül amel yapar, onu, camii, cemaat ve hatta ibadetten dahi uzaklaştırabilir.
Bu şekilde muameleye maruz kalan binler, belki onbinler vardır ki bunlar İslâmiyet ve maneviyattan uzak kalmışlardır. Bunun vebali de tamir edeyim derken tahrip edenlerin boynunadır. Demek ki gerçek ilim ve gerçek güzel ahlaka sahip olmayanların bu hususlarda sükut etmeleri ve konuşmamaları daha hayırlıdır. Büyük filozof Diyojen’in, “Gölge etme, başka ihsan istemem” güzel sözü ne kadar da veciz bir şekilde bunu ifade etmektedir.
Demek ki söylediğin her söz doğru olmalı, fakat her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir. Böyle davranmak bazen, niyeti halis olmayanların damarına dokunur, kazanayım derken o kaybedilebilir
Müminler, birbirlerine hüsn-ü zanla bakmalıdırlar, birbirlerine hikmetli ve latif sözlerle mukabele etmelidirler. Bazen bir kelime, sebeb-i saadet, bazen bir kelime, sebeb-i felaket olabilir. Bazen güzel bir kelime, hoş bir söz, birçok güzel hadiselere sebep olduğu gibi, bazen de nâ-hoş bir söz, birçok nâ-hoş hadiselere sebep olur. Hani Yunus’un dediği gibi,“ Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı”. Devam edecek.
Selam ve saygılarımla …
Güzel söz : Söz bilirsen, söyle senden ibret alsınlar
Söz bilmezsen, sükût eyle, seni insan sansınlar
Gerçekten güzel ve anlamlı bir yazı. Teşekkürler kardeş.