Kureyş Suresi Evrenseldir

Kur’ân-ı Kerim’de, surelerin birbirleriyle anlam ilişkileri vardır. Kureyş Suresi’nin kendisinden önce indirilen, Fil Suresi ile anlam ilişkisi vardır. Fil suresinde bir şey oldu deniliyor. Yani bir olay anlatılmaktadır. İniş sırasına göre, Fil Suresi 19, Kureyş Suresi 29. suredir. Kureyş Suresi, Fil Suresi ile gramer açısından bağlıdır.

Kureyş, Allah’ın sembolü olan Kâbe sayesinde, Mekke’nin bir ticaret merkezi bir panayır yeri, bir fuar, bir kültür merkezi gibiydi. Kureyşliler bu sayede diğer insanlara rağmen daha rahat yaşıyorlardı. Çünkü her taraftan insanlar, ticaret kervanları ile kabileler, kafileler halinde Mekke’ye gelirlerdi. Rabbimiz, Mekke’nin, Kâbe’nin bir cazibe merkezi olduğuna dikkat çekmektedir. Mekke dini anlamda bir sembol şehri idi. Mekke’yi civardaki yerlerden farklı kılan, burada Kâbe’nin bulunmasıdır. Bu kadar nimet, Kâbe burada olduğu için Mekkelilerle buluşturulmuştur. O gün Kâbe nasıl dini anlamda önemli idiyse bugün de bizim için kıblemiz olarak bir dini kıymeti bir değeri temsil ediyor. Bu bir zorunluluktur.

Kureyş Suresindeki “li i lafi” Arapça’da gerekçe bildiren bir edattır. Gerekçe nedir ?.. Kureyş’in güvenliği için deniliyor. Bu güvencenin bir şeye bağlı olması lazım. Bir önceki surede, Ebrehe’nin , Kâbe’yi yıkmak için geldiğinde, Allah u Teâlâ, onun tuzağını başına geçirdi, grup grup uçuşan varlıklardan oluşan bir güçle, pişmiş taşları onların üzerlerine savurarak onları yenmiş bir ekin haline getirdi. Allahu Teâlâ, Ebrehe’ye bunu niçin yaptı. “ Liilafi Kureyş’in” Kureyşin güvenliği için yaptı deniliyor. Yani Rabbin Kureyş’in için, yaz ve kış seferlerinin güvenliği için, yenmiş ekine çevirmiştir. Bu iki surenin, gramer açısından birbirine bağlı olması bir zorunluluktur.

Kureyş Suresi, Kur’ân’da gerekçe bildiren tek suredir. “ Liilafi” huzur, güvenlik demektir. O gün o güvenliği sağlayan Rabbimiz, bugün bizim için de güvenlik sağladığından, bu sureyi sadece, Kureyş için değil, bu günkü açımızdan, bizim için de güvenliğimizin sağlandığı açısından düşünmemiz ve inanmamız gerekir. Mesela, Rabbimiz güç vermeseydi, Çanakkale’de savaşı kaybetseydik bugün huzur içinde yaşadığımız, Türkiye Cumhuriyeti olmayacaktı. İşte Kureyş suresindeki hikmeti, bugün bizim hayatımız için de düşünüp anlamalıyız.

Burada, Kureyş’ten maksat Kâbe’dir, yani kutsal değerlerdir. Madem Allahu Teâlâ bir imkanı ortaya koymuştur, burada sadece bir ırktan söz edilemez, değerin korunmasına dair mesaj vardır. Kureyş’in öne çıkarılması, onların dikkatini çekmek içindir. Verilen mesaj “ Kureyş’i koruyan Allahu Teâlâ, sizi de her zaman, her devirde, her asırda, sonraki asırlarda da korur. Öyleyse Allah’a kulluk edin denilmektedir.

Bir site devletine saldıran, o zamanki süper bir güç olan Ebrehe’nin nasıl yok edildiği anlatılmaktadır.Yukarıda, maksat Kureyş’in kendisi değil değerlerdir,

dedik. Kureyş burada zarftır. O zaman Hanif dinine inanan ve Kâbe’de, Allah’a ibadet eden Müslümanlar vardı. Onlar zayıf oldukları için Allah onları korudu.

Kâbe, inanç ailesinin yeridir. Surenin mesajı da Kureyş ve Kâbe’dir. Buradaki mesaj statik değil dinamiktir. Yani siz onlardan zamanına göre sonuçlar

çıkarabilirsiniz. Beyt kelimesinde, Allahu Teâlâ değerlere saldıranları bertaraf ettiğini, eğer Allah’ın onlara müdahalesi olmasaydı, onların o güvenli ticari seferleri yapamayacaklarını bildirmektedir. Yani bu güvenliği, Rabbimiz onlara sağlamıştır. Bizler de bu mesajı alıp bunu bugünkü hayatımıza taşımalıyız.

Suredeki 3. ve 4. ayetler, bize doğrudan bilgiler vermektedir. Kureyş üzerinden, bize “ kendilerini açlıktan doyuran ve korkudan emin kılan” . Kâbe, Allah’ın sembolü olduğu için, Kâbe’nin Rabbine kulluk etsinler. Burada bir bilinçlendirme vardır. Size bu imkanları sağlayan Rabbinizin beytine sadakat gösterin deniliyor.

Rabbimizin emirleri ve mesajları kıyamete kadar var olacağı için, biz ve bizden sonraki yolculuklar, Rabbimizin koyduğu kurallarla gerçekleşir. Denizlerdeki o İlahî kuarallar olmasaydı, o dev gemiler nasıl yüzerlerdi ?.. Semadaki kurallar olmasaydı, o uçaklar nasıl uçacaktı ?.. Yerçekimi kuralları olmasaydı, güneş ve ay nasıl var olacaktı, insanlar yeryüzünde nasıl rahat rahat dolaşıp yaşayacaklardı ?... vb.

Öyleyse o beytin sahibine kulluk yapın ve başkalarını devreye sokmayın. Çünkü Kâbe ilk beyttir, ilk ibadet yeridir. İbadet etmek gibi, ticaret de bir ibadettir. Öyleyse dün olduğu gibi, bugün ve gelecekteki tüm insalığa verilen mesaj “ Size bu imkan ve nimetleri sağlayan, başkalarına değil,beytin Sahibine kulluk edin”. Çünkü yüce Rabbimiz ; bizi yediren, içiren, her türlü korkudan koruyandır. Hayatı bize en müstesna değerlerle dizayn edendir.

Öyleyse ona kulluk yapmak da bizim görevimizdir. Rabbimiz bu surede Kureyş’ten, Rabbimize kulluk etmesini istediği gibi, bizden de kulluk yapmamızı istemektedir. Bu tarihsel bir mesaj değil, evrensel bir mesajdır. Bu sureyi hiç kimse tarihi bir metin olarak göremez ve görmeye kalkışamaz.

O zaman biz de deriz ki “ Ey Rabbimiz !.. Senin bize Rab oluşun bize yeter. Bizim de Sana kul oluşumuz bizim için, bir izzet olarak bize yeter”. İşte kulluk budur.

“ Biz seninle beraber doğru yola uyarsak (Müşrikler, Peygamberimize) yurdumuzdan atılırız dediler. Biz onları kendi katımızdan biz rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükereme’ye) yerleştirmedik mi ?.. Fakat onların çoğu bilmezler. ( Kasas – 57 )”.

Selam ve saygılarımla …

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • muhkem dadaş 14 Haziran 2023 10:14

    Sizin yazdığınız böyle anlamlı yazıları biz neden yıllarca bu camii vaizlerinden duymadık - onlar yıllarca bu ve diğer surelerin mealini verdi geçtiler - burada sizin yazdığınız bu sürede verilmek istenen mesajı şimdi daha iyi anlamış olduk - Allah sizden razı olsun ellerinize sağlık -

  • Erzurumlu Dadaş 11 Haziran 2023 23:12

    Çok güzel bir yazı. Bilmediklerimizi öğrendik. Sağ ol gardaş.