HZ. EBUBEKİR (R.A)-4

Hicret:

Hz. Ebubekir (r.a) efendimiz ilk Müslüman olan, aynı zamanda hür ve varlıklı biri olarak İslam’ı seçtiği için dikkatleri üzerine çeken ve İslam’a büyük hizmetler yapan değerli bir şahsiyetti.

Mekke döneminde İslâmiyet’in yayılmasında Hz. Ebubekir (ra)’in Kureyş’in ileri gelenlerinden biri olmasının büyük tesiri vardır.

Mekke de Müslümanların sayıları arttıkça müşriklerin baskı ve zulümleri de artıyordu. Bundan dolayı Efendimiz (sav) Müslümanlardan bir kısmını Habeşistan’a hicret ettirdi. Hz. Ebubekir (ra)’da bunların içinde vardı fakat yolda vazgeçip geri döndü.

Son Akabe biad’ında Medineli Müslümanlar Efendimiz (sav)’i Medine ye davet ettiler. Efendimiz (sav) Müslümanlara Medine ye hicret etmelerini emretti. Hz. Ebubekir (ra)’e ise beklemesi emir buyurdu.

Bunun üzerine Hz. Ebubekir (ra) büyük bir heyecan ve sabırla hicret edecekleri zamanı bekledi.

Hz. Ebubekir (ra)’in Hicret İçin Hazırlanması

Esmâ (r.anh) şöyle anlatıyor:

Hz. Peygamber (sav) Mekke’de bize her gün iki defa geliyordu. Fakat hicret gününde tam öğle vakti geldi ve ben de “Ey baba! Bak, Hz. Peygamber geliyor.” dedim.

Babam: “Anam babam Resûlullah (sav)’a feda olsun. Onu bu saatte buraya getirten mutlaka önemli bir şeydir.” dedi.

Hz. Peygamber (sav), babama: “Biliyor musun, Allah bana Mekke’den çıkma izni verdi.” dedi.

Babam: “Ey Allah’ın Resulü! Arkadaş olacak mıyım?” diye sorunca Hz. Peygamber (sav): “Evet, olacaksın!” dedi.

Babam: “Benim iki devem vardır. Falan zamandan beri onları besliyor, bu günü bekliyordum. Onlardan birisini al.” dedi.

Hz. Peygamber (sav): “Onu ancak parasıyla alırım.” dedi.

Babam: “Anam babam sana feda olsun, istersen parasıyla al.” dedi.

Onlara bir azık sofrası hazırladık. Sonra ben sırtımdaki kemerimi parçaladım, onun bir parçasıyla sofrayı bağladım. Onlar çıktılar ve Sevr dağındaki mağarada durdular. Mağaraya vardıklarında babam, Peygamber (sav)’den önce mağaraya girdi, her deliğe parmağını koyarak orada Hz. Peygamber (sav)’e zarar verecek bir haşerat olup olmadığını kontrol etti.

Kureyş ise, Hz. Peygamber (sav) ile Hz. Ebubekir’i kaybettikleri için onları aramaya koyuldular. Peygamber (sav)’i getirene yüz deve ödül vaat ettiler.

Mekke dağlarında ikisini aramaya başladılar. Bulundukları Sevr dağına geldiler.

Hz. Ebûbekir (ra), mağaranın tam karşısında duran bir kişiyi işaret ederek: “Ey Allah’ın Resulü! Bu kişi buraya bakıyor.” dedi.

Hz. Peygamber (sav): “Hayır, melekler bizi kanatlarıyla gizliyorlar.” buyurdu.

Böylece mağarada üç gün kaldılar. (Taberânî)

 

Hicret öncesinde Kureyş ileri gelenleri Peygamber (sav)'e suikast yapmak için toplanmışlardı.

Onlar, Hz. Peygamber (sav)’in Mekke den çıkmasını istemiyorlardı. Onu ya öldürmek, ya da hapsetmek için bir plan yaptılar.

Yüce Allah (cc) bu durumu Enfal suresi 30. Ayette şöyle bildirmektedir. “Hani kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke’den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah’ta tuzak kuruyordu. Allah (cc), tuzak kuranların en hayırlısıdır.” Enfal/30

Hz. Peygamber (sav), Hz. Ebubekir’in evine gittiği gün, müşriklerin geceleyin kendisine baskın yaparak yatağındayken öldürmeye karar verdiklerini öğrendi. (Taberânî)

Yüce Allah (cc) müşriklerin tuzağını boşa çıkarmış ve Efendimiz (sav)’i o katil sürüsünün arasından salimen çıkararak Serv mağarasında koruma altına almıştır.

Müşrikler Efendimiz (sav)’i evinde bulamayınca çılgına dönmüş ve sağa sola atlılar salarken, diğer yandan da Efendimiz (sav) için ödül koymuşlardı.

Efendimiz (sav) ve Hz. Ebubekir (ra)’ı aramaya çıkan bir gurup mağaraya geldiler. Mağaranın tam tepesine çıktılar. Hz. Peygamber (sav) onların seslerini işitti ve Hz. Ebubekir (ra) korktu. Ve “Üzüntü ile korku bana hücum ettiler” dedi.

İşte o zaman Hz. Peygamber (sav), Hz. Ebubekir (ra)’e: “Sakın üzülme, kesinlikle Allah bizimle beraberdir.” buyurdu ve dua etti. Bunun üzerine Allah onun kalbine güven verdi.

Nitekim Kur’ân-ı Kerim buna işaret ederek: “Allah onun üzerine sekînesini indirdi. Onu, onların görmediği askerlerle takviye etti. Kâfir olan kimselerin kelimesini en alçak kıldı. Allâh’ın kelimesi de en yücedir. Allah galiptir, hikmet sâhibidir.” (Tevbe/40.)

Hz. Ebubekir (ra)’nın korkusu kendisi için değil, Efendimiz (sav)’in hayatı içindi.

Hz. Ebubekir (ra)’in sağmal koyunları vardı.

Geceleyin Hz. Peygamber (sav) ile Hz. Ebubekir (ra)’e süt vermek üzere Sevr dağına gelirler, gündüzleyin de Mekke’ye giderlerdi.

Hz. Ebûbekir (ra), emin ve iyi bir Müslüman olan azatlısı Amir b. Füheyre’yi ve Benî Abd b. Adiy’den İbnu’l-Eykat isimli bir kişiyi yolu göstermesi için kiraladı.

Bu kişi Kureyş’in anlaşmalısı olup, aynı zamanda da müşrikti. Fakat yolu biliyordu.

Hz. Peygamber (sav) ile Hz. Ebubekir (ra)’in mağarada kaldıkları o gecelerde Hz. Ebubekir (ra)’in oğlu Abdullah her akşam gelerek, Mekke’de olup bitenleri haber veriyordu.

Amir b. Füheyre de her gece onlara davarları getiriyordu. Onlar da ihtiyaçları kadar süt sağar, bozan da keserek et ihtiyaçlarını karşılarlardı. Amir b. Füheyre sabah olunca davarları alıp diğer çobanların yanına gider, böylece durumu kimseye sezdirmezdi.

Nihâyet ortalığın sakinleşip, kimsenin artık onlardan söz etmediğini öğrenince Amir b. Füheyre ile İbnu’l-Eykat onlara develerini getirdi. (Heysemî VI/51 (Taberânî’den))

Yüce Allah’ın yardımıyla Efendimiz (sav) ve Hz. Ebubekir (ra) bu zorlu yolculuğu tamamlayıp, salim bir şekilde Medine’ye varırlar.

Yüce Allah (cc) şefaatlerine nail eylesin.

Selam ve dua ile.