İnsanlık uzunca bir zamandan beri adeta her oturumunda sınıfta kalan ciddi bir imtihan vermekte. İşte bu imtihanın adı “FİLİSTİN”. Dünya’nın gözü önünde olan bu katliamı başta batılı ülkeler olmak üzere arap ülkeleri de izlemekle yetindi ve yetinmeye devam ediyor. Evet, maalesef birkaç ülke dışında hiç kimse mazlumun hakkını savunma cesaret ve duyarlılığını gösterebilmiş değil. Yaşanılanlar çeşitli yayın organlarında “Savaş” diye ifade edilse de bunun tek taraflı bir soykırım olduğu çok açık ortadadır. Savaş; karşılıklı iki kuvvetin çarpışması ve karşılıklı mücadelesidir. Filistin’de ise böyle bir durum söz konusu değil. Çünkü orada orantısız bir saldırganlıkla yıkım ve soykırım var. Bir tarafta hiç tanımadığı silahlı kişilerce evinin işgal edilişine, kendisine ve aile bireylerine gözlerinin önünde her türlü zulüm ve işkencenin yapıldığına tanık olan gözyaşları içerisinde çaresiz bir çocuk, diğer tarafta olağanüstü mühimmatlarla donanmış, kendisine eşlik eden tank, top, tüfek, siha ve dronlarla önüne çıkan her yeri tahrip ederek istisnasız herkesi öldürmeye kurgulu kirli anlayış ve olmayan vicdanları ile israil askerleri… Önceden hazırladığı kirli senaryonun gereği olarak “Birileri ile mücadele!” yalan ve kılıfı ile karış karış işgal ettiği Filistin'i Dünya'nın gözü önünde muhtelif yerlerden getirttiği kendi inancına mensup ailelerle iskan ederek alanını daha da genişlemekte. Kendi kurguladığı oyunu oynayan, son yüzyılda Dünya'nın başına bela ve insanlığın yüz karası olan bu oluşumun sözde yetkilileri etrafa nefret söylemlerini ve tehditlerini yağdırmaya da devam etmektedir. Tekrar etmekte fayda var; Filistin'de israil'e karşı koyan, israil'in karşısında onunla savaşan düzenli bir ordu yok. Bu bakımdan Filistin halkı kendilerine yapılanlardan dolayı güvenli bölgelere sığınmaktan başka birşey yapamıyor. Fakat emperyalizmin kural tanımaz gayr-ı meşru çocuğu israil insanları güvenli ilan edilen bölgelerde de vurmaya devam ediyor. Öyle ki, her taraftan kuşatılmış mazlum Filistin halkı sığındıkları mabetlerde, okullarda ve hastanelerde toplu halde katledilmekte… Her taraftan ablukaya alınmış olan Filistin’in mazlum ve onurlu insanları mücadeleyi kendilerine yapılan insanlık dışı dayanılmaz muameleye tahammül göstererek devam etmekte. Sahada hiçbir değer yargısı olmayan ve kendisine bir türlü müdahale edilmeyen okul, cami, kilise, hastane, ambulans, sivil yerleşim alanı, hasta, kadın, çocuk, gazeteci, sağlık çalışanı, yardım gönüllüleri vs. ayırt etmeyen herkesi hedef tahtası olarak görerek imha etmekte bildiğini okuyan bir israil terörü var. Hiç şüphesiz insanlık dışı bu drama sebep olan Netanyahu ve paralı terörist ordusu ve ona arka çıkan her oluşum, yüzyılın soykırımcısı ve insan hakları ihlalcisi olarak Dünya'ya hesap verecektir. Bugün insanlık dışı muamelelere, terör olayına göz yuman her devlet ise bunun bedelini er yada geç ödeyecektir. Zira beslediği ve destek verdiği her terör oluşumu zamanı geldiğinde kendi ayağına dolanacaktır. Şu bir gerçek ki; Kendisinden başka hiçbir inanç mensubunun yaşama hakkının olmadığı itikat ve inancı ile soykırım gerçekleştiren radikal, sadist, narsist, bakışa sahip bebek katili Netanyahu ve işbirlikçileri birçok yahudi inancına mensup insanın da vicdanını sızlatmaya devam etmektedir.
Peki biz müslümanlar olarak meselenin neresindeyiz? Vicdanı olan, dışı tenha içi mahşer müslüman sözüm sana! Dışı da içi de mahşeri yaşayan, kalbi Allah için atan ve Allah için duran mazlum Filistinli kardeşlerimizin seslerine kulak ver! Boykot ‘u ihmal etme. “Benimle mi olacak!” deme. Evet, seninle olacak unutma! Allah'ın ipine birlikte sarılarak. Bir yetkili boykot konusuna dair şöyle manidar bir açıklama yapıyor: “Bir boykot meselesini yoluna koyamadık.Gazzeli bir baba elinde bir poşet var.Yıkılan evinin enkazı altında şehit olan çocuklarının ceset parçalarını, organlarını arıyor. Poşetin içerisinde yavrularının parçalanmış organları var. Filistinli bu baba poşetindeki parçalanmış yavrularının organlarıyla mizana gidecek. Mahşere gidecek. Allah’a gidecek. Biz de aynı mizana gideceğiz. Aynı haşre, aynı mahkemeye gideceğiz. Hala poşetlerimizin içerisinde İsrail ürünleri varsa… Her kul elindeki poşetle mizana gidecek. Mahşere gidecek. Mahkemeye gidecek. Ve mizanda Gazze'li babayla yüzleşeceğiz. O poşetinde Allah'a ne takdim edecek? Biz poşetimizde Allah'a ne arz edeceğiz. “
Cenab-ı Hak kendisine mahçup olmayacağımız bir yöneliş ve idrak ile varmamızı lütfeylesin. Mahşere günü tarafını Haktan yana seçerek onun nusreti ile muzaffer olmuşların arasına ilhak eylesin. Bunun için kardeşlerimiz esenlik ve emniyet içerisinde bir hayat sürdüklerini görünceye kadar Allah’ın rızası için BOYKOT'a DEVAM EDİYORUZ!!!
Selam ve dua ile…