Eylül'dü.....

Anladım ki kardeşim yine üzülmüş, yüreği dolmuş. Hüzün kokan satırlarıyla beni buluşturdu. Kimden mi bahsediyorum.... Tabii ki İbrahim Oğraş...
Gecenin bir vaktinde yüreğinden dökülenleri benimle paylaştı. 
Hayatı bu kadar ciddiye almasına hem öfkelendim hem de yüreğinin güzelliğine bir kere daha hayran oldum. 
Sen ne güzel insansın be İbrahim..
İşte  gecenin ilerleyen saatlerinde kankamın benimle paylaştığı yazısı, siz okurlarımın taktirine sunuyorum..
Okudum kadim dostum duvarımda yazdıklarımı da utandım derdimden 
Yokluğunun acısını bilmeden, kaybettiklerim için ne çok yaş düşmüş gözümden.
....

Malum, duvarım ile dertleşirim bazen; kimse dinlemese de ona anlatırım.
Bu yüzden olacak ki kadim bir dost oldu bana...
Her şeyden biraz anlatıldı da kadim dosta, annemi anlatamadım.
Öyle ya nasıl anlatılabilir ki
Nasıl tarif edilebilirki
Olmadı da zaten, annem gitti diyemedim. 
Hem kendime daha diyememişken.
Varlığında sevin doya doya annenizi öyle sevin ki gözlerinden sevgi aksın.
......

Elimde 
Senden bana kalan hırkan
Hırkada kokun
Kokunda özlemin 
Gözlerim uzaklara dalar
Bilinmez bir yolda kaybolurum
Ve
Hasret kokan sokaklarıma matem çöker yine 
Issız gecenin koynunda 
Sessiz çığlıklarım yorar bedenimi
Sabahına da kavuşma ümidi olmadan
Yine yalnızlığa boğulurum
Eylüldü 
Ve ben Eylül’ün 
Ayrılmanın mevsimi olduğunu öğrenmiştim 
Oysa ne çok severim seni 
Ne 
Kurumuş üzüm salkımına dalıpta buğulu gözlerine şiirler yazdığım kadının
Nede
Kendimden feda ederek çalıştığım mesleğimin sevgisi
Sevgi sende başka bir güzeldi annem 
Sen sevginin adı
Ben yetim sevdaların müptelası.

...
Kış gelsede şimdi Ankara’ya yüreğimi ısıtan bir söz yankılanır  kulağımda.

“Sıkı giyin evladım ve kimseye takılma, Allah yardımcın olsun”

Sağlıcakla kalın
Sevgiyle yaşayın...