DOĞRU MU YANLIŞ MI BİLMİYORUM

( Bir Hikaye ) Yıl 1973’ler. Erzurum İspir İlçesi merkez ve köy öğretmenlerinin “Sonbahar Seminer Çalışmaları” yapılmaktadır. Bu seminer çalışmalarında şöyle tuhaf bir olay ulur: Öğretmenler arasında, toplumun değer yargılarına son derece saygısız, çıplak giyimde ölçüsüz, öğretmenlik psikoloji ve sosyolojisiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan tabiri caizse tam bir aydın bağnazlığı ve yobazlığı ile sermest genç eşiyle ilgili dolaşan dedikodulardan dolayı, ilçedeki hâkim beyin canı sıkılmış olacak ki, okul toplantı salonunu basıp “Karımla ilgili bütün dedikoduları siz çıkarıyorsunuz” diyerek, öğretmenlere olmadık hakaretleri yapar. (Sonrada cebinden 75TLsı çıkarıp göstererek) Yaptığı bütün küfürlerin cezasının 75TLsı olduğunu söyler. Cezası peşin. İstediğiniz gibi beni mahkemeye verebilirsiniz” der ve çeker gider. Bütün öğretmenler şok olmuştur. Hiçbir öğretmen karşı tepkide bulunmamış adeta süt dökmüş kediye dönme görüntüsü sergilemişlerdir. Anlayacağınız içlerinden bir deliveli çıkmamıştır. Çünkü atalar “Her kırk Türk’ten biri velidir, ama siz/herkes anlamaz/anlayamazsınız” derler. Bu öğretmenlerde biriside rahmetli Mustafa Erdoğan’dır. Toplantı bittiğinde Erdoğan Bey önce baba evine gider. Babası Ali Bey hoş beş ve nasılsınlardan sonra “Yediğin içtiğin senin olsun gördüğün söyle misali kasabada ne var ne yok oğlum” sorusuna “Sağlık güzellik baba bir yaramazlık yok” cevabının akabinde “Bizim öğretmenlerin seminer çalışmalarında şöyle tuhaf bir şey oldu…” diyerek patavatsız fütursuz hayta hakim beyin olayını anlatır. Çevrede gözü pek ve doğrucu Davut olarak tanınan baba Ali Bey şöyle bir düşündükten sonra oğluna sertçe “Başkaları beni ilgilendirmez ama sen ne yaptın, ne tepki gösterdin oğlum, onu söyle?”. Mustafa bey cevaben “Olaydan sonra bütün arkadaşlar sözbirliği ettik, ilçe merkezinden bir arkadaşımızı temsilci seçtik, bu arkadaşımız bizi temsilen mahkemeye verecek” der. Bu cevaba bu pasif kişiliksiz direnişe çok sinirlenen Ali Bey ilginç bir tavır sergiler. Sert bir şekilde “Hanıııım” serzenişiyle yanına çağırarak “Hanım doğru söyle. Bu çocuk benden mi? (Benim sülbümden mi?)” diye sorar. Bu defa hanım sinirlenerek “O nasıl söz herif, elbette senin çocuğun, şüphen mi var, ayıp olmuyor mu çocukların yanında böyle bir soru?” cevabını verir. Ali Beyin sinirliliği geçmemiştir. Bu öfke ile oğluna ağusunu döker “Ulen oğlum koskoca öğretmensin. Senin cebinde 75 TL sı yok muydu? Çıkarıp bu densiz hâkimin yüzüne fırlatarak ‘Ulen hâkim müsveddesi bizde senin’… diyemedin mi?”.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.