Çanakkale ne mi? Durun ben de anlatamayayım da dinleyin(!)
Çanakkale ilelebet yaşanılması gereken bir ruhtur. “Yaşandı, bitti.” diye düşünmek bu ruha en hafif ifadesiyle ihanettir. Her mücadeleye yansıyan bir tarafı vardır Çanakkale’nin. Îmanlı sînelerin Hakka yönelişi, cihadıdır. Böylelikle Hak uğruna verilen mücadelenin neticesidir Çanakkale. Destanlaşan bir mücadele, hem de ne destan! Bu destanların kahramanlarının trajedileridir Çanakkale. Kendilerinden sonraki hayatların (torunlarının) trajedilerini de içine alacak bir tercih ediş… “Ananın çektiği kızına çeyizdir.” kabilinde… Neslin örnek alması gerektiği ulvi bir destan. Birçok örneğine tanık olduğumuz/olacağımız nice destanların Anadolu Toprağındaki yansımasıdır Çanakkale. Adı farklı olsa da “Çanakkale Ruhu”dur vatanın her köşesinde verilen mücadelelerin kaynağı. Evet, Çanakkale bir ruh olarak yerini almıştır. Bu ruh; Bedir de ashab-ı kiramın verdiği mücadelenin, Malazgirt’te Alparslan’ın, İstanbul’un Fethinde Fatih’in ve kutlu ordusunun verdiği mücadelenin yansımasıdır. Asırlar öncesinde verilen bütün bu mücadelelerin irsaliyesidir. Kabe’nin etrafında dönen o kudsi ruhlar ile eşgüdüm içerisinde etrafını deveran eden çarkın en muhkem ve önemli dişlisidir Çanakkale... Bu kudsi hareket ve gâyat ile Hareketin ve bereketin simgesidir Çanakkale… Benliği yıkarak “Biz, Biriz!” dehlizinde bir “İz” Çanakkale… İman ile küfrün, Hak ile Batılın, Varlık ile yokluğun, Kanaat ile ihtirasın, Zalim ile mazlumun her dem devam eden bir başka karşılaşmasının ismidir Çanakkale… Böylelikle öncesi ve sonrasıyla tüm istiklâl ve istikbal mücadelelerinin membaıdır Çanakkale..
Evet, bir tarihte gerçekleşse de tüm tarihlere meydan okuyan tarih üstü düşünülerek idrak edilebilecek olan bir hadisedir Çanakkale… Tarihin karanlık sayfasının aydınlık bir çağa evrildiği ve böylelikle adeta bir çağı kapatıp başka bir çağı açan zaferin adıdır Çanakkale… Tahammülsüzlüklerin ve tahammülsüzlerin, tahammül edemediği bir başka başarı hikayesidir Çanakkale… İnsanüstü zafer. Birliğin, cephedeki müşahhas hali. Tarihin dönüm noktası… “Küllerinden Doğan Millet” diye tanımlanan bir dirilişin öyküsü … Çanakkale; anaların göz yaşına, babasız kalan öksüzlerin çığlığına Erzurum’dan Nenem Hatun’un “Türk çocuğu öksüz kalır da Vatansız kalamaz!” diye haykırışıdır. Sütçü İmamın Maraş’ta zulme, istilaya, namusa uzanan eli ve anlayışı devirmesidir Çanakkale; İstiklâl için akan kanın açılımı ve bu uğurda verilen mücadelenin en trajik olanıdır. İçimizdeki düşmanların bizleri sırtımızdan vurmaya çalıştığı bir başka ihanete karşı koyuşumuzun adıdır. Çağlar üstü destan. Öyle ki her neferinin verdiği mücadele ile ayrı ayrı destanlaştığı içerisinde birçok destanı barındıran Ümmül destan.
Bir yokluk ki yokluğu utandıran, hiçbir varlığa da karşılık gelmeyen bir yokluk. Verdiği son nefesiyle bizlere hayat veren şühedanın hikâyesi. Topyekûn mücadele… Tarih’in dahi tanık olmaktan imtina ettiği şiddetli çarpışma ve eşsiz direnişin adı. Gemileri karadan yürüterek yol aldıran Sultan Fatih’in, gemileri denizde yol aldırmayan torunlarına ulaştığı bir inanış ve feraset… Ne tam olarak anlatılacak ne de tam olarak anlaşılacak dramın ve mücadelenin adı… Bir asır sonra dahi barut kokularını hissedebildiğiniz coğrafyanın serzenişi… Var olmak adına değil, yok olmak adına -ölümü göze alarak- verilen son nefeslerin ilanihaye (sonsuza kadar) varoluşunun hikâyesi…
İşte benim anlatamadıklarım (!) bu kadar. Son olarak;
Etrafındaki muhtelif tehdit unsurlarının ve onların maşalığını yapan misyonerlerinin hırs ve ihtiras salyalarını kursaklarında bırakacağımız nice zaferlere erişmek niyazı ile Rabbim Mihmandar-ı İslam ÜLKEMİZİ, AZİZ MİLLETİMİZİ muhafaza eylesin.