Evlatlarımızın geleceğine yaptıkları dokunuşlarla bir toplumu kuran öğretmenlerimizin gününü, çeşitli etkinliklerle kutladık. Onları dilimiz döndüğünce övdük, gücümüz yettikçe alkışladık. Daha fazlasını da elbette hak ediyorlar. Günün mana ve önemine bir vurgu olması bakımından tarihe şunu şerh olarak düşmek istedim. Gerçek ve en büyük öğretmen Hz. Muhammed Aleyhisselam’dır. Yüce Allah’ın alemlere rahmet olarak seçtiği Efendimiz Aleyhisselam, yalnızca bizlerin değil tüm alemlerin gerçek ve tek başöğretmenidir. O’nu tanımayan toplum iflah olmaz. O’nu tanıtmayan eğitim, insan yetiştiremez. O, ‘Levlake’ nidasının muhatabıdır. Alemler uğruna yaratılan Hz. Muhammed Aleyhisselam, insanlığın en karanlık zamanlarından birinde güneşten daha parlak bir nur olarak zuhur etmiş ve tüm insanlığa Allah’ın rızasına giden yolu öğretmiştir. Yüz yılı geçmeyen bir dünyada öğrettikleri için minnet duyduğumuz öğretmenlerimiz elbette başımızın tacıdır ama ebedi hayatı, ebedi saadeti ve O’na giden yolu öğreten Hz. Muhammed Aleyhisselam, tüm öğretmenlerin, tüm eğitmenlerin öncüsü, lideri ve sultanıdır. Bu haliyle de başımızın tacı, bu haliyle de gönlümüzün ilacıdır. O’nu tanıtmayan toplum iflah olmaz dedim. Evet, öyledir fakat Efendimiz Aleyhisselamı tanıtmak “571’de doğdu” ile başlamaz, başlayamaz. O’nu tanıtmak Allah’ı tanıtmakla başlar. O’nu tanıtmak, sünnetini yaşatmaktır. O’nu tanıtmak, haramı, helali tanıtmaktır. O’nu tanıtmak kuru tarih bilgisinden ibaret olmaz, olamaz. Eğitim sistemimizin en büyük açığı, bilginin gırtlaktan öteye geçmemesidir. Bu dini bilgide de öyle, biyolojide de öyle, tarımda da öyle... Nasıl bir biyolog sahada uzmanlaşırsa nasıl bir doktor kadavrayla olgunlaşırsa toplum da O’nu tanıtmakla ve yaşamakla iflah olur. Başöğretmenin izinde yürüyen, secdelerle büyüyen bir nesil için yeni bir soluk, yeni bir nefes ve yepyeni bir eğitim sistemi şarttır.