Ülkemizde yaşanan deprem felaketinin ardından yapılan bağış gecesinde süper lig kulüplerinin başkanları TV kanallarında dost, kardeş ve arkadaş olarak gözüktüler. Fakat çok kısa sürdü. Geçtiğimiz hafta oynanan müsabakaların ardından kulüplerin savaşları tekrardan hararetlendi. Artık kulüpler ve taraftarlarda dostluk, kardeşlik ve arkadaşlık mesajları verirken kulüp başkanları bir birlerine ver yansın etmeye başladılar. Zaten deprem felaketi sonrasında bağış gecelerinde sahte dostluk mesajları verildiğini anlayabiliyorduk. Fakat bu kadar erken olacağını tahmin dahi edemiyorduk. Evet, süper ligde Anadolu takımlarına karşı kıyımlar devam ederken, sözde büyük takımların başkanları artık kendi kulüplerini bırakıp rakiplerine taş atmaya başladılar. Bir tarafta uzun bir galibiyet serisinin ardından Konyaspor’a mağlup olan Galatasaray takımı, bir diğer tarafta ise deplasmanda Alanyaspor’u mağlup eden Fenerbahçe takımı başkanları bir birlerine girdiler. Peki her zaman tüm takımların hakkını koruyup kollamak gerekiyor diyerek sözde tüm futbol severlere iyi gözükmek isteyen başkanlara bir sorumuz olacak. Yakın tarihlerden örnek vermek istiyorum. Sayın Dursun Özbek, Sivasspor maçının ardından neden çıkıp bir açıklama yapmadı? Sayın Ali Koç ise Alanya maçının ardından neden çıkıp sonradan oyuna dâhil olan Osayi Samuel’in rakibine yaptığı hareketin kırmızı kart olduğunu söylemedi? İlk dakikalarda 1-0 geriye düşen Fenerbahçe takımı bir kişide eksik kalırsa acaba sonuç ne olurdu? Ayrıca orta hakemin elini arka cebine götürüp, vazgeçip neden sarı karta başvurduğu konusunda bir açıklama yapılmadı? Tabi, söz konusu kendileri olunca her yol mubahtır. Fakat söz konusu Anadolu takımları olunca kimsenin sesi çıkmaz. Varın bir birinizi yiyin de, şu Anadolu takımlarının yakasından bir düşün.