Bugün; çay bardağın olmak istiyorum senin.
Sakın gülme.
İnsan birisinin illaki bir şeyi olmak istiyorsa oluyor bir şekilde.
Masanın üstündeyim.
Gece uyku basmış gözlerinle; son yudum için dudağını değişinin hayali ile sabahladım.
Sıcacık ellerinle son kez dokunduğunda ,saat sabahın üçüydü.
Sonra, sen sessizce yürüyüp yatağına uzandın.
Ben, masanın üstünde kaldım.
Her yerim ellerinin ve dudaklarının iziyle dolu,
Bilemezsin bunun bana verdiği mutluluğu,
En çok da üşüyen ellerinle; beni sıkıca sarmanı ve dalgın yüz ifadenle dudağına dayayıp, usulca içimdeki kahveyi yudumlamanı seviyorum.
Geçenlerde yine baş başaydık.
Zaten, en çok benimle baş başa kalıyorsun.
Kahveni yudumlamak için eğildin.
Gözün, yüzüne akacak kadar acıyordu için.
O an acımdan bin parçaya bölünesim geldi
Ama ya ellerin kanayacaktı yada dudakların.
Sabrettim.
Son yudumu çektin.
Birden içime bir kaç damla gözyaşın döküldü.
Nerdeyse eriyecektim.
Allah'tan bırakıp gittin öyle
Sabaha kadar gözyaşınla seviştim.
Kuruttum içimde.
Günün birinde de bir tek saç telin düşmüştü içime,fark etmedin
O gün de sabaha kadar okşadım ,o tek bir saç telini.
Sabah; beni yıkamadan git diye dua ettim ama yıkadın.
Saç telin lavabonun deliğinden şehrin iğrenç sularına akıp giderken delirecektim.
Sakın ,beni bir daha yıkama diye tembihleyecektim ama ben bir bardağım, anlatamam.
Yok ki dilim, korkuyorum.
Bir gün dalgınlıkla; benim içimde başka birine çay ikram edeceksin.
Dayanamam bir başkasının elinin ve dudaklarının bana değmesine.
Yapıldığım seramiğin üstüne yemin ederim ki atarım kendimi masanın üstünden intihar ederim.
Ahhh bir dile gelsem de senden beni bir daha yıkamamanı ve giderken kimselerin bulamayacağı bir yere saklayıp gitmeni söyleyebilsem.
Bana değen ellere ve dudaklara aşık deli bir bardağım işte.
Sahibimin beni farketmesine kadar beklerim.
İşte öyle...