Yıl 1965’ler. Erzurum Yavuz Selim Öğretmen okulu 4. veya 5. sınıf öğrencisiyiz. Meslek dersleri yani sosyoloji, psikoloji, felsefe öğretmenimiz, bilahare TİP genel sekreteri olan aşırı solcu Sait Çiltaş. Bu öğretmenimiz bize Amerika’nın Türk Tavukçuluğunu baltalamak, çökertmek, batırmak için bir planını şöyle anlatmıştı. Önce şöyle bir giriş yapmıştı: İzmir NATO ÜSSÜ’ ndeki görevli asker sivil Nato ailelerinin ihtiyacı olan günlük yumurtayı, koskoca Türkiye temin edemiyor, bacak kadar İsrail’den her hafta bir uçak dolusu taze yumurta getirtiliyor. Ne acı değil mi? Bundan da acısı Amerika’nın Türk tavukçuluğunu sekteye uğratmak için oynadığı oyunu bize nasıl yutturduğudur. Şöyle ki; Türk tavukçuluğu daha yeni yeni filizlenmeye gelişmeye başlamış. Yurdun çeşitli bölgelerinde “Tavukçuluk Çiftlikleri” kurma teşebbüsleri var. Bilirsiniz ekonomide ters orantılı olan “Üretim sayısı artıkça maliyet düşer”, doğru orantılı olaraktan “Tüketim arttıkça üretimde artar” kısaca hemen “ARZ ve TALEP” kanunları devreye girer. Dolayısıyla yeni yeni filizlenmeye başlamış Türk tavukçuluğunda, yetiştiriciler/üreticiler “Mallarını pahalıya mal ettikleri için pahalı satmak” mecburiyetindeler. “Talep artarsa üretim de artar. Üretim artınca fiyatlar düşer”. Bu durumda kim kazanır? Tüketici. Üreticide “Çok mal sattığı için SÜRÜM ’den kazanır. Böylece sen sağ ben selamet. Üretici de mutlu tüketicide. Ayrıca üretimin artmasında “İSTİHDAM denilen daha azla işçi/elemanda çalıştırılarak” işsizliğin önlenmesine de yardımcı olunur. Öteden gelişen tavukçulukla yurt dışına da açılanarak, satılan malla ülkeye döviz girmesi sağlanmış olacak. Anlayacağınız veçhile “Katma Değer’e hizmet meselesi… Ama bakınız 1965’lerde Amerika ne yapıyor? Türkiye’ye “Bizde üretim fazlası piliç var size ucuz verelim. 10TL yerine 2,5TL sına vatandaşınıza yedirin” diyerek ucuz piliç ithal ettirir. Buradaki Amerikan hinliğini cinliğini ve de iblisliğini anlamayan, kurulan tuzakları göremeyen geri kalmış ülke idarecileri “Mal bulmuş mağribi gibi olayın üzerine atlıyorlar”. Kendi ülkelerindeki oluşmaya başlayan sanayinin çökertilmesine yardımcı oluyorlar. Dünya medyasından duyuyor, okuyor, biliyoruz ki, bir Amerikan uçak şirketi uçak sattıkları ülke yetkililerine külliyatlı miktarlarda rüşvet vermişler. Diğer Avrupa devletleri dâhil benzer oyunlar her zaman oynanıyor. Bütün bunlara alet olmamak için “Vatanseverlik-Bayrakseverlik” ve de “Kuvvetli bir iman” o da yeterli değil “kuvvetli bir irade” gerekir. Bütün bu hasletler de “Aileden, okuldan, çevreden, soydan alınan imanlı bir eğitimle” alınabilinir ancak…