Ramazanın feyzi açlıkta değil oruç tutmaktadır. Oruç tutmak derin anlamlar içerir. Aç kalmaktan ziyade Allah için oruç tutup, nefse yenik düşmemenin önemidir. Dünyanın bir imtihan olduğunu ele aldığımızda, imtihanımızın ana teması zaten nefistir. Oruç ise nefsi yenmenin bedenen açlığıdır. Nefsin ruhen açlığını da yenmede bir basamaktır. Nefis ki bütün kötülüklerin başını çeken sinsi ve görünmez bir düşmandır insan için. Toplumda sıkça gördüğümüz ego, eziklik, büyüklük, kibir de de nefsin yenilgisini görürüz. İşte dünya hayatı imtihan iken, nefsi köreltmek ve nefsin oyuncağı olmamak en büyük başarıdır. Bu kısmı geçen insan başarır köle olmamayı nefsine. Oruç bedenen açlık değildir aslında. Aç kalmak değildir. Ne yazık ki, toplumlarda kısmen oruç tutmak, dinin emrettiği ibadetten ziyade geleneksel hal almış gibi. “Ramazan ayı geldi, bir ay akşama kadar aç kalacağım. Çeşit çeşit yemeklerle aç kaldığımız için kendimizi ödüllendireceğiz, devamında çaylar gezmeler vs” Halbuki oruç tutmak nefsi yenmek değil miydi? Böylece en az yiyecekle, en sade şekilde, orucun feyzine vararak ibadet etmek en makbul olanıdır. Bunun yanında insanı insan yapan değerlere her zaman özen göstermemiz gerekirken Ramazan ayında oruçlu iken buna daha da dikkat etmemiz gerekiyor. Düşünsenize oruçlusunuz ve yalan söylüyorsunuz… İşte bu olmaz. Çünkü yalanı da kendi nefsiniz için söylemiş bulunmaktasınız ve oruç zaten bedenen ve ruhen nefisten arınmaktı. Oruç aç kalmaktan ziyade, oruç tutmanın, arınmanın feyzine varmaktır.